Karaman civarının en fotoğrafik
bölgesi olan, Taşkale'ye gitmek üzere sabahın erken
saatlerinde bir araya geldik. Aç olan karınlarımızı
mutlu etmek amacı ile ilk durağımız çorbacı oldu.
Sıcacık, bol acılı ve bol yağlı çorbalarımızı
keyifle içtikten sonra yola koyulduk. Hepimiz güzel
fotoğraflar üretmeyi ümit ediyorduk. Yolculuğumuz
şaka ve kahkahalarla başlayıp yine aynı keyif ve
mutlulukla devam etti.
İlk yaz habercisi yemyeşil ekinleri, rengarenk
çiçeklerle bezenmiş tarlaları keyifle izleyerek
Yeşildere kasabasına vardık. Bu kasabadan Taşkale
yoluna döndüğümüzde doğa bize bambaşka bir doku
daha sundu. Açık renkli, hafif gözenekli kayaç
görüntüleri manzaramızın keyfini daha da
arttırdı.Bizi keyiflendiren geçmişi Bizansa kadar
dayanan, Manazan Mağaralarının da içinde bulunduğu
Toroslardan Bolkarlara kadar uzanan 27 km
uzunluğunda rüzgarın ıslık çaldığı Taşkale
Kanyonunun manzarasıydı. Bu kanyon artık
fotoğraflarımızın ana malzemesi olacaktı. |
|
|
|
Fotoğraf: Bilge Beştan Bahçıvan |
|
Taşkale kasabasının girişinde sizi 35-40 m
yükseklikte üzerinde yıpranmış teneke bir Atatürk
portresinin yer aldığı ilk bakışta gördüklerimizin
ne işe yaradığını kavrayamadığımız küçük oyukların
olduğu bir duvar var. Burası köyün atmosferini en
iyi yansıtan alanlardan en önemlisi …
Aracımızdan inince kırışmış yüzüyle duvarın dibinde
soluklanan sevimli bir nine gördük.
Sevimli ninemiz elinde minik su bidonu, lastikle
kulaklarından tutturduğu gözlüğü, koluna taktığı
bastonu ile hepimizin fotoğraf karelerine konuk
oldu. Nineyi yaşlılığı ve yalnızlığıyla baş başa
bırakarak bizi çağıran fotoğraf karelerini bulmak
üzere kasabanın dört bir yanına dağıldık. 251 adet
antik tahıl ambarında 60 ton kadar tahıl
depolanabileceğini ve bu tahılların onlarca yıl
dayanabileceğini döndükten sonra öğrendiğimde,
insanoğlunun doğanın nimetlerinden 500 yıldan beri
faydalanabildiği gerçeği bana çok etkileyici geldi.
|
|
Sıcak kanlı Taşkalelilerden ayrıldıktan sonra tekrar
aracımıza binip yola koyulduk. Bu seferki durağımız
yeraltından fışkıran soğuk suların minik minik
şelaleler meydana getirdiği yeşillikler içinde
Güllük Pınarı Tesisleriydi. Tesiste suları
değerlendirmek için bir alabalık çiftliği kurulmuştu.
Bu muhteşem doğadan bizimde payımıza düşen çiftliğin
balıklarını afiyetle yemekti. Upuzun bir masanın
etrafında keyifle balıklarımızı kah üşüyerek kah
terleyerek yedik .Çünkü yaramaz bulutlar bizimle
dalga geçer gibi gökyüzünde; güneşin bir sağından
bir solundan usul usul süzülüyorlardı.
Taşkaleden sonraki durağımız Karadağ eteklerindeki Binbir Kilise bölgesiydi. Ve fakat Taşkale'nin
panoramik manzarasını fotoğraflamak üzere indiğimiz
gelincik tarlasındaki manzara o kadar etkileyiciydi
ki doğanın bereketli kollarında derin bir soluk
daha aldık. |
|
|
|
Sönmüş bir volkan olan Karadağ eteklerinden başlayıp
Madenşehir, Yukarıören ve Değle köylerinde
yoğunlaşan Kilise kalıntılarının çokluğundan dolayı
Binbir Kilise olarak adlandırılan bölgeye
vardığımızda hepimizde yorgunluk belirtileri baş
göstermeye başlamıştı bile… Ama bu belirtiler
Fotosellileri yıldırmamıştı, yıldıramazdı da zaten.
Hepimiz heyecanla, ardarda deklanşöre basarak güzel
kareler üretmeye çalıştık. Umarım başarmışızdır...
Gezimizin son durağı Karapınar ilçesinde sönmüş bir
volkan kraterinin suyla dolmasıyla oluşan ve
ortasında minik adacıkların bulunduğu, Sernur'un
dünyanın nazar boncuğu olarak adlandırdığı Meke Gölü
idi. Adayı oluşturan volkanik küllerin yapısı en
şiddetli yağmurları bile emecek yapıya sahip
olmasından dolayı gölün şekli yüzyıllardır
değişmemişti. Ben grubun içinde gölü ilk kez gören
olarak hayal kırıklığına uğruyorum. Çünkü göl
neredeyse kurumaya yüz tutmuş. Konya havzasında ki
yer altı sularının bilinçsiz tüketimi yaz aylarında
gölü bu kötü kaderle yüzyüze bırakıyormuş. 400
milyon yıl önce volkanik bir patlama sonucu oluşan
bu muhteşem doğa harikasının 21. yüzyıl
teknolojilerinin güzelleştireceğine dair bir umut
taşıyorum yinede yüreğimde. |
|
|
|
Gezinin son fotoğraf karesini Meke Gölü manzarasının
önünde topluca rüzgara ve toza inat çektirip,
aracımıza biniyoruz. İki saatlik bir yolculuktan
sonra keyifli ve kahkahalı anların bolca yaşandığı
bir geziyi daha bitirip, yorgun ama mutlu
vedalaşıyoruz .
Mutlulukla kalın…
Bilge Beştan Bahçıvan |