| 
							 
							FOTOSEL derneği olarak yine düştük yollara. Bu sefer 
							gün batımında bir buz pisti gibi parlayan, beyazla 
							kızılın görkemli buluşmasını izlemek ve 
							fotoğraflayabilmek için Tuz Gölüne gitmeye karar 
							verdik. Her gezide olduğu gibi bu gezimizde bol 
							maceralı ve bol eğlenceli geçti. 
							
							Gezimiz 23.07.2011 cumartesi günü sabah saat 06.00 
							da Nalçacı Perşembe Pazarında toplanmamızla başlamış 
							oldu. Sabah sabah yapılabilecek en güzel şeyin sıcak 
							bir çorba içmek olduğuna karar verip çorbalarımızı 
							içmeye Çorbacı Efe 2 ye geldik ve enfes çorbalarımız 
							içip yola koyulduk. Gezi programımız çoktan 
							yapılmıştı: önce Kulu’daki göllerde flamingoların 
							eşsiz güzelliklerini fotoğraflayacak sonrada tuz 
							gölü geçecektik. 
							
							Planlandığı gibi Kulu’daki göle geldik fakat orda 
							bizi bir sürpriz bekliyordu.Flamingoları daha 
							yakından görebilmek için göl kenarına 
							yaklaştığımızda aracımız arka kısmı kuma saplandı.Ne 
							kadar çabalasakta kurtarmayı başaramadık ve yardımın 
							gelmesini beklemeye karar verdik. Mangalda mavi 
							demlikte demlenen çay, arkadaşlarımızın yaptığı 
							pastalar ve tabiki nargile eşliğindeki bu bekleyiş 
							çok keyifliydi. Karşı çiftlikteki amcanın ve yardım 
							traktörünün gelmesiyle keyfimiz dahada arttı. 
							Özelliklede yardıma gelen belediye görevlisinin 
							yanında çekme halatı yerine demir çubuk getirmesi 
							dahiyaneydi. Uzun uğraşlar sonunda (5. Denemede) 
							aracımızı kurtarmayı başardık ve eğlenceli 
							yolculuğumuza kaldığımız yerden devam ettik.   | 
					
					
						| 
							 Usta fotoğrafçılar 
							flamingoların fotoğrafını çekebilmek için pusuda 
							beklerken bende sizlere flamingolar hakkında 
							edindiğim kısa bir bilgiyi sunmak istiyorum.  FLAMİNGO 
							
							Flamingolar, uzun ve ince bacaklara, yine uzun, eğri 
							bir boyuna ve rosa rengi tüylere sahiptir. Belirgin 
							özelliklerinden biri kıvrık bir gagalarının olması 
							ve bunun, üst kısmıyla daldırıpta, yiyecekleri su ya 
							da çamurdan çıkarırken filtre vazifesi görmesidir. 
							Tüylerindeki kırmızı renk tonları, yedikleri 
							yiyeceklerin içerdiği karotin miktarına göre 
							değişir. 
														Flamingolar büyük topluluklar halinde, durgun sulara 
							sahip göl, tuz gölü, ya da lagünlerde yaşalar. Diğer 
							hayvan türlerinin az bulunduğu, sıra dışı doğa 
							koşullarının bulunduğu yerlere gelirler. Örnek 
							olarak tuz gölleri ya da alkalik içerikli göller 
							verilebilir. Kısacası bu kuş türü tuzlu ve sodalı 
							sığ sularda yaşar. Bunların dışında ısı 
							farklılığının aşırılıklar gösterdiği durumlara da 
							katlanabilirler 
																					Genelde yengeç, karides, artemia gibi eklem bacaklı 
							hayvanları, karınca larvası ve yosun yerler. Aşağı 
							doğru eğik gagası sayesinde, yiyecekleri çok zor 
							ortamlarından dahi çıkarabilirler. 
																					Sonunda flamingoların fotoğraflarını çekmeyi 
							başardık. ( Bu arada son gezimizin bana kattığı 
							önemli bir bilgiyi de sizlerle paylaşmak istiyorum: 
							Eğer flamingo fotoğrafı çekecekseniz sağlam bir tele 
							objektife ihtiyacınız var. )  | 
					
					
						
						
							
								| 
								 
								   | 
							 
							
								| 
								 
									
									Fotoğraf: Vesile Karakaya  | 
							 
							
								| 
								    | 
							 
							
								| 
								 
								   | 
							 
							
								| 
								 
									
									Fotoğraf: Sernur Bağcı  | 
							 
							
								|   | 
							 
							
								| 
								 
								   | 
							 
							
								| 
								 
									
									Fotoğraf: Ayşe Demircioğlu  | 
							 
						 
						 | 
						
														 							TUZ GÖLÜ 
														Tuz 
							Gölü yüzölçümü bakımından Türkiye'nin ikinci büyük 
							ve en sığ gölüdür. İç Anadolu Bölgesi'nde Ankara, 
							Konya ve Aksaray illerinin sınırının kesiştiği yerde 
							yer alır. Türkiye'nin tuz ihtiyacının %40'ü bu 
							gölden sağlanır. Deniz seviyesinden 905 metre 
							yüksekte ve maksimum ölçüleri kuzeyden güneye 80, 
							doğudan batıya ise 60 kilometredir. 
													TUZ GÖLÜ EFSANESİ 
																					Efsaneye göre, eskiden insanlar tuz ihtiyacını 
							Gölyazı belde sınırları içinde bulunan Hewşiye 
							Husiye Cane yaylasının önündeki küçük gölden 
							karşılıyorlarmış... Tanrı insanların bir daha tuzsuz 
							kalmamaları için o dönem tatlı su gölü olan tuz 
							gölünü tuza dönüştürmüş... 
						
									
							Efsane, bundan yüz yıllar önce, su an bizim saz 
							dediğimiz bölgede yani avsi dumme nin biraz 
							ilerisinde olan Gavur Ören de geçmektedir. Dönemin 
							kralı erkek çocuk sahibi olamaz, erkek çocukları hep 
							ölü doğar. Kral artik çaresiz üç kızını 
							büyütmektedir. Gün olur, devran olur, kızlar büyür. 
							Kral da artık yaşlanır, tahtına kimi bırakacağını 
							düşünür. Erkek çocuğu olmadığı için, kızlarını 
							evlendireceği erkeklerden birini tahtına getirmeyi 
							düşünür. Ama hangi kızının kocası ile?						
							        							
							Kral bir gün kızlarını huzuruna davet eder. Her bir 
							kızına şu soruyu sorar: ‘beni ne kadar 
							seviyorsunuz?’ der; 
							Büyük kızı: ‘benim güzel babam seni altın ve 
							mücevher kadar seviyorum’ der... 
							Ortanca kızı; ‘benim güzel babam, seni bu ülkeden 
							daha çok seviyorum’ der... 
							Küçük kızı; ‘benim güzel babam seni tuzun verdiği 
							tad kadar seviyorum” der... 
							        
							Bunu duyan baba öfkelenir, tahtından öfkeyle kalkar 
							ve askerlere kızını uzak diyarlara sürgün etmelerini 
							emreder... 
							       
							Aylar sonra Kral, büyük kızını evlendirir ve 
							kocasını tahtına oturtur.  Kral erkek torun beklerken, ülkesi kıtlık felaketi 
							ile karşı karşıya gelir: 
							       
							Tabiat ana, Tuz gölünü kurutur. Yeryüzünde herkes 
							tuzsuzluktan kıvranır; Tanrılara adaklar adanır, 
							kurbanlar kesilir. Yıllar geçer. Kıtlık kendisini 
							iyice hissettirir insanlar üzerinde. 
							        
							Kral, yediği yemeklerden tat almamaktadır ve bir 
							dirhem tuz getirene servetinin yarısını vereceğini 
							söyler. 
							        
							Aylar geçer. Yıllar geçer. Kral, bir zamanlar 
							kendisini tuz kadar sevdiği kızına yapmış olduğu 
							kötülüğü anlar ve kendisinden nefret eder. Kral, 
							kızını bulmaları için ülkenin dört bir tarafına 
							haber salar. Aylar sonra kızı bulunur ve krala 
							getirilir. Kral, kızını en sevdiği erkekle 
							evlendirir ve kırk gün kırk gece düğün yaptırılır. 
							        
							Ardından Kral tanrıdan af diler, kurbanlar adar ve 
							ülkesinin insanları eskisi gibi bolluk içinde 
							yaşamlarını sürdürürler... 
														Tuz 
							Gölü’ne doğru yola koyulduk. Hepimiz sabırsızlıkla o 
							beyaz büyüye kendimiz kaptırmayı bekliyorduk. Ve 
							artık bembeyaz bir güzellik karşımızdaydı. 
							Paçalarımızı sıvayıp makinelerimizi alıp bu doğa 
							harikasını fotoğraflamaya başladık. Bu konuda bize 
							yardımcı olan modelimiz Hande Sazan’a ve Duman’a 
							teşekkür ediyoruz. Gün batımında beyazla kızılın 
							buluştuğu anda o eşsiz manzaranın altında yorgunluk 
							kahvelerimiz içip dönüş için yola koyulduk.  
							 |