| 
							 İkinci gün hedefimiz Azdavay. 
							Yolda Ballıdağ’dan geçiyoruz ki 
							etrafımızdaki renkler bizi yine çağırıyor. Yeşil, 
							sarı, turuncu derken beyaz da ekleniyor bu görsel 
							şölene. Ağaçları kaplayan karın pamuksu görünüşü, 
							yavaş yavaş ısınan hava ile birlikte gözyaşı olup 
							akmaya başlayan su damlacıklarına dönüşüyor. 
							Fotoğraf molası ardından Azdavay’a bağlı Başören 
							Köyü’ne ulaşıyoruz. Öğle yemeği Yanık Ali 
							Konağı’nda. Sıcak bir karşılama ve de sıcak ekmekler 
							bizi bekliyor. Saç üzerinde pişen yöre halkının 
							deyimiyle patatesli ve peynirli ‘ekmek’lerin tadı 
							damağımızda kalırken Emine ile tanışıyoruz. Emine 
							yerel kıyafetleri içinde bize modellik yapmaya 
							gönüllü oluyor. Restore edilmiş tarihi konak, 
							çeşitli evcil hayvanlar güzel fotoğrafların fonunu 
							oluşturuyor. 
							Yanık Ali 
							Konağı’na veda edip dört dönemdir Başören Köyü’nün 
							muhtarlığını yapan Hasan Amca’nın refakatinde köyün 
							merkezine ulaşıyoruz. Köyün doğal yapısı bozulmamış, 
							ahşap evlerle çevrili. Yaş ortalaması bir hayli 
							yüksek. Köy halkı bize evini açıyor ve onların 
							yaşantısına tanık olmak üzere bu daveti geri 
							çevirmiyoruz. Köyün geçim kaynaklarından biri de 
							dokumacılık. Günlük yaşantılarında önlük olarak 
							kullandıkları canlı renklere sahip kumaşların 
							dokunması konusunda bilgi sahibi oluyoruz. 
							Son durağımız 
							Azdavay ilçesinin merkezi. Azdavay, tarihi M.Ö. 
							8.yüzyıla kadar uzanan 3000 nüfuslu bir ilçe. Sanayi 
							merkezi olmadığı için doğal yapısını korumuş ve 
							göçün en çok yaşandığı ilçelerden biri. Ana cadde 
							üzerinde sıralı köy kahvelerinde içilen sıcak 
							çaylar, kahve sohbetleri ve çekimler sonrasında 
							Kastamonu merkeze dönüyoruz. 
							Evet; gün boyu 
							üşüdük, yorulduk… Ama sanmayın ki o günkü fotoğraf 
							maceramız sona erdi. Cumhuriyet Meydanı gece 
							çekimleri için bizi bekliyordu. Biz de  -1 0C 
							soğuğa rağmen tripodlarımızı alıp Atatürk ve Şerife 
							Bacı Anıtı, Hükümet Konağı, Kastamonu Kalesi ve 
							köprünün ihtişamlı görünümünü fotoğraf karelerine 
							taşıdık. Kurtuluş Savaşı’nda İnebolu’ya çıkarılan 
							silah ve cephanelerin Kastamonu üzerinden Ankara’ya 
							ulaştırılmasında genç, yaşlı, kadın, erkek demeden 
							herkes çalışmış; özellikle kadınlar büyük çaba 
							göstermişler. Bunlardan biri de Seydilerli Şehit 
							Şerife Bacı. Şerife Bacı 1921 yılı kışında 
							İnebolu’dan Kastamonu’ya cephane taşırken donarak 
							şehit olmuş. Bunu simgeleyen Atatürk ve Şerife Bacı 
							Anıtı Milli Mücadele’nin ne zor şartlarda ve büyük 
							fedakarlıklar sonucu kazanıldığını bir kez daha 
							hatırlattı. 
							 |